oo duyuru seviyeli bi tartışmaya dönmüş. en sevdiğim. madem öyle ben de ilaç firmalarıyla alakalı olarak dediklerimi biraz açmak isterim. konudan çok sapacağım ama baştan uyarayım.
aşağıdakileri bu duyuruyla alakalı mesajlaştığım birine yazdım, size de kopyalıyorum.
her şeyi kenara koyup şunu düşünün. bir ilaç firması sahibisiniz. görünürde işiniz sağlık sektörü olsa da asıl işiniz para kazanmak, kar elde etmek. sonuçta ekmek paranızı çıkardığınız yer o şirket. istemez misiniz daha çok kazanmayı, sonra daha da çok kazanmayı, sonra daha daha çok? bunun için insanlara pek zarar vermeden ama pek de bir fayda sağlamadan bir şeyler yapma fırsatınız varsa ve üstelik tüm diğer ilaç firmaları da bu işi böyle yapıyorsa siz de yapmaz mısınız? ya da insanları “tedavi edici” değil de “şikayetlerini önleyici” ilaçlar geliştirerek onları bu ilaçları sürekli kullanmaya mecbur bırakmaz mısınız?
dürüst bir insansanız yapmazsınız. ama dünyayı yöneten para babalarının hangisi dürüst ki?
konu sağlık olunca insanlar normal olarak çok cahil oluyorlar ve bu işin 6+ yıl okulunu okumuş doktorların her dediğinin doğru olduğunu düşünüyorlar. oysa, genellemiyorum ama doktorların bir kısmı direkt olarak ilaç firmalarına çalışıyor. bunları böyle havadan konuşmuyorum, benim ailem baştan aşağı sağlıkçı. en yakınım olarak babam devlet hastanesinde göz doktoru. onlardan dinlediğim, ya da bizzat şahit olduğum o kadar şaşırtıcı şeyler var ki. hatta burada da doktorlar var, onlar da başlarına geldiyse anlatsın isterim.
bu ilaç şirketleri evimize tehdit mektubu yolladı ya. uygun bir dille yazılmış, “çocuklarının sağlığından endişe etmeye başlayabilirsin” temalı tehdit mektubu. hem de "benim ilacımdan şu kadar sat, karşılığında sana ve ailene tatil, ya da tıp alanındaki sempozyumlara gidiş (bu sempozyumlar doktorların kendilerini geliştirmeleri ve tıp alanındaki yeniliklerden geri kalmamaları için yapılır ama pahalılardır) ve oralarda konaklama olanakları" dediler sonra babam bunların mümessillerini tekme tokat dışarı attı diye üstelik. ben daha ne diyim.
yanlış anlaşılmasın, ben ilaca, tıp bilimine, aşıya falan karşı değilim. gerektiği noktada her türlü ilaç alınır. hele ki soruyu soran arkadaşın ek’te belirttiği gibi bir ekstrem durum varsa muhtemelen yaptırmak da gerekiyordur. hepimizin bildiği gibi tıp bu kadar ilerlemese 50 yaşına gelmeden ölürdük ve bu normal karşılanırdı. kişisel olarak da işini doğru yapan doktora duyduğum saygıyı başka hiçbir meslek sahibine duymuyorum. “vay efendim doktor hastaya sen demiş de niye siz dememiş” gibi şeylere takılmaktansa, doktorun bana uyguladığı tedavi yöntemi benim için önemlidir. ama bu sektör malesef manipülasyona o kadar açık bir sektör ki. ilaç firmaları da bunu bildikleri için “sağlık önemli" diye diye, medyayı ve bazı doktorları da yanlarına alarak işin suyunu çıkardılar. herkese habire ilaç dayıyorlar. oysa her ilacın, her aşının yan etkisi mutlaka ama mutlaka vardır. sizin yan etksini görmemiş olmanız, vücudunuzda yan etki yapmadığı anlamına gelmez. nereden bileceksiniz karaciğer yağlanmanızın kullandığınız bilmemne ilacı yüzünden olup olmadığını? ve basit rahatsızlıkların ilaçsız ve doğal çözümleri de vardır. elbette gereken durumda gereken ilaç kullanılır ama hangi durum gerçekten ilaç kullanmayı gerektiriyor? bu aşamada tek güveneceğimiz kişi doktorumuz. ama ya doktorumuz ilaç firmasına çalışıyorsa? nereden emin olabiliriz ki? bu yüzden ben diyorum ki, doktor bile olsa herkesin her dediğine inanmamakta, en azından şüpheyle yaklaşmakta fayda var.
en sevdiğim konu olan antibiyotik örneğini vereceğim. hastalanmamanız için gerekn doğal çözümlerden birisi olur olmaz her yerde antibiyotik kullanmamak. çünkü antibiyotik elbette hastalığınızı geçirir ama bir yandan bağışıklığı düşürür (bunu şuradan anlayabilirsiniz; özellikle kışın ya da direnciniz düşükken antibiyotik kullandığınızda dudağınızda direk uçuk çıkar) ve bağırsak florasını bozarak oradaki hem iyi hem kötü bütün bakterileri yok eder. oysa o iyi bakterilere çok ihtiyacımız var. bu nedenle antibiyotik yazan bir doktorun size "mutlaka bu aralar doğal probiyotikli şeyler tüket ki bağırsaklarındaki iyi bakterilerin bitmesin, bağışıklığın düşmemesi için de sebze ve meyvelerden bol bol vitamin almaya çalış" demesi gerekir. bir tane doktordan bunu duydunuz mu? sanmıyorum. augmentin verip gönderirler. çünkü onların gözünde sadece satılan bir adet daha antibiyotik kutususunuz belki.
üzücü ama durum bu. tabiki doktora gidin, ama şüpheniz varsa ikinci bir doktora daha gidin. benim hiçbir şeyim yokken sırf o gün rapor almak için gittiğim aile doktoru bana antibiyotik ağrı kesici ve c vitamini yazıp gönderdi mesela. ne bu şimdi? ben bu adama mı güvenicem? devlet bi de aile hekimi diye koymuş başıma.
ideal bir dünyada sağlığın ve eğitimin herkese ücretsiz ve adil bir şekilde ulaştırılması gerektiğini savunuyorum. bu dediğim olsun, doktorların her dediğini harfiyen uygulamazsam bana da adımla seslenmesinler :)
bu arda canan karatay’ı öyle çok takip etmiyorum, sanırım üslubu yüzünden biraz manyakça kaçan söylemleri var. o yüzden tüm dediklerine deli zırvası olarak bakılıyor. ama çok doğru şeyler söylüyor aslında. o kadar kestirip atmayın. örneğin kollestrol ilacı konusu vardı bi ara, yan etkileri çok fazlaymış o yüzden bunu kullanmak yerine yürüyüş yapın, beslenme düzeninizi değiştirin diyordu canan karatay. ben de olmayan tıp bilgimle böyle şeyleri savunuyorum işte. her şeyi ilaçtan beklememek lazım, azıcık popomuzu kaldıracağız, emek vereceğiz. habire patates yiyip tv izlersek tabiki hasta oluruz.
tl; dr: sağlıkla ilgili yazılan her şeye (benim dediklerim de dahil) körü körüne inanmayın. “doktordan daha mı iyi bileceğim” demeyin. hep bir şüpheyle yakşaşın. interneti kullanın, size verilen ilaç aşı vs neyse açın neymiş bir okuyun.
sağlıklı günneer :)
0